“İş kazalarının %2’si önlenemez veya öngörülemez kazalardır.”
Yıllardır verdiğim eğitimlerde bu cümleyi kaç defa kurduğumu hatırlamıyorum, belki binlerce kez. Peki gerçekten önlenemez kaza diye bir kavram olabilir mi ? İş güvenliği uzmanları olarak bu kavramı kabul etmeli ve dahası bunu ortaya atmalı mıyız ?
Yine bir eğitimde iş kazalarının %2’sinin önlenemez olduğunu anlatırken artık bu cümlenin bana inandırıcı gelmediğini fark ettim ve bize öğretilen bu cümlenin altında yatan gerekçeleri araştırmak istedim.
Bugün neredeyse tüm iş güvenliği eğitimlerinde, resmi kurumların yayınlarında, iş güvenliği alanında yıllarını vermiş müfettişlerin ve duayen diyebileceğimiz kişilerin makale ve yorumlarında kazaların %2’sinin önlenemez olduğunu görüyor ve sorgulamıyoruz. Muhtemelen onlar da zamanında hiç sorgulamadılar.
İş kazalarının bir bölümünün önlenemez olduğu fikrini ilk defa ortaya atan kişi Amerikalı bilim adamı Herbert William Heinrich’tir. 1931 tarihli Industrial Accident Prevention, A Scientific Approach adlı kitabında %88-10-2 teorisinin yanında domino teorisi ve güvenlik üçgeni olarak bildiğimiz teoriyi ortaya atmıştır.
Sanıyorum ki bu konuda yapılan ilk deneysel araştırma olması nedeniyle kabul edilmiş ve daha sonraları ezberlenmiştir.
Heinrich’in teorisi ne kadar doğru ?
Heinrich’in kazaların %2’sinin önlenemez olduğu sonucuna vardığı çalışmanın detayına, kaç olay göz önünde bulundurularak sonuca gidildiğine ve dahası bu olayların hangi koşullara göre sınıflandırıldığına dair elimizde net bilgiler yok. Bu konu Fred A. Manuele’in 2002 tarihli Heinrich Revisited: Truisms or Myths ve 2003 tarihli On the Practice of Safety adlı kitaplarında da yer almıştır.
Bu çalışmanın, kitabın ilk versiyonunun yazıldığı 1931 tarihinden önce yapıldığını düşündüğümüzde, dönemin teknolojik imkanları ve iş hayatına bakış açısı da bu sonucu yorumlamamızda bize yardımcı olacaktır.
Çeşitli kaynaklarda bu çalışmanın yaklaşık 75 bin olayın incelenmesi ile yapıldığı yazmaktadır. Bu sayı doğru olsa bile bize ancak geçmiş hakkında fikir verebilir. 75 bin olayın sonucuna bakarak 2016 yılında tüm dünyada meydana gelen 10 milyona yakın iş kazasının %2’sini zaten önleyemezdik veya %88’i çalışan hatasından kaynaklanıyor diyemeyiz.
1930’lar ve 2000’ler
Şu anda, 1930’larda insanlığın sahip olduğu teknolojik kaynakların ve bilginin çok daha fazlasına sahibiz. Özellikle kimya ve endüstri alanındaki gelişmeler bile o dönem önlenemez olarak görülen bir çok tehlikenin kolaylıkla ortadan kaldırılmasını sağlayabilmektedir. Unutmamak gerekir ki 1930’da ölümcül olarak kabul edilen bir çok hastalık şu anda dünya üzerinden silinmiştir ve insanlık için artık “önlenemez” değildir.
Olayları incelerken kullanılan yöntem ve bakış açısı da çok önemlidir. Heinrich, hangi kazalara önlenemez demiştir ? Bu kazaları kim incelemiştir ? Kazaları incelerken dönemin sosyal devlet yapısının etkisi olmuş mudur ? Bunların hiç birini bilmediğimiz halde önlenemeyen %2’lik bir dilimin varlığı bilimsel kesinlikten uzaktır.
Şu anda çalıştığım şirketin veri bankasında 3 bine yakın kaza olayı kayıtlı ve bunları tek tek incelediğimde hiç biri için “önlenemez” tanımını yapamıyorum. Ciddi maddi yatırım, temel eğitim, yasal düzenlemeler veya toplumsal düzendeki değişmelerle bile olsa tüm kazaların önlenebilir olduğunu söyleyebiliyorum. Oysa Heinrich’in teorisine göre bu kazaların bir bölümüne çözüm bulmak imkansız olmalıydı.
İş kazaları konusunda ABD’de çalışmalar yürüten önemli kuruluşlardan olan “National Safety Council” verilerine göre iş kazalarının %18’i mekanik etkenlere, %19’u çalışanlara ve %63’ü mekanik ve çalışanların birlikte etkisine bağlı olarak meydana gelmektedir. Yine ABD’de bu alanda çalışma yapan kamu kuruluşlarından biri olan “Department of Labor and Industry of The State of Pennsylvania” ise iş kazalarının %3’ünün mekanik faktörlerden, %2’sinin çalışanlara bağlı faktörlerden ve %95’inin de bunların birlikte etkisinden kaynaklandığını ileri sürmektedir.
Bu iki kurumun ortaya koyduğu çalışmalarda kazaların sebepleri arasında görünmez veya önlenemez etkilere yer yoktur. Ancak ülkemizde yapılan çalışmalarda sıklıkla insan ve çevre faktörü dışında kalan etkilere yer verilmektedir.
Herbert William Heinrich’in iş kazalarına dikkat çeken ve farklı bir gözle bakılmasını sağlayan ancak bugün -bana göre- kesinliği olmayan bu çalışmasını sorgulamadan kabul etmenin sadece eğitim sunumlarımızda veya yazılarımızdaki bir detay olmadığını, Türkiye’de iş kazalarına bakış açısını da derinden etkileyen bir hata olduğunu düşünüyorum. Zira sonradan, cezalarla ve yasaklarla iş güvenliği kültürü edinmeye çalışan bir toplumda iş kazalarının bazılarının ne olursa olsun önlenemeyeceği düşüncesini ortaya atmak, “görünmez kaza” kavramını veya kazaları önlemekteki kusurlarımızı kabul edilebilir konuma getirmiştir.
Tüm iş kazaları önlenebilir !
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği kültürünü daha iyi seviyelere getirmek ve daha güvenli bir iş ortamı oluşturmak için öncelikle zihnimize yerleşen “önlenemeyen kaza” kavramını ortadan kaldırmalıyız. Bunun için en büyük görevin, çalışanlara belki ilk defa iş güvenliği ile ilgili bir şeyler anlatan biz iş güvenliği uzmanlarına düştüğünü düşünüyorum. Bunu da eğitim notlarımızdan önlenemez kaza kavramını çıkarıp tüm kazalar önlenebilir düşüncesini vererek ve öngördüğümüz kazaları önlemenin yollarını arayarak yapabiliriz.
Bir cevap yazın