Blogumda seyahat yazıları paylaşmayı tercih eden biri değilim. Zaten gezi bloglarında, en popüler şehirler ve seyahat rotaları için onlarca inceleme yazısı bulabilirsiniz. Ancak konu Meksika gezisi olunca okuyabileceğiniz gezi yazısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu nedenle detaylı bir meksika gezi yazısı yazmaya karar verdim.
Eşimle beraber Meksika’ya gitmemizin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Haziran ayının çoğunu da Meksika’da geçirdik. Haziran ayının Meksika için yağmur mevsimi olduğu söylenebilir. Yağmur deyince havanın serin olacağını düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Meksika yılın her günü sıcak ve aşırı nemli bir ülke ve zaman zaman yağmur damlası yere düşer düşmez kuruyor. Elbette bu mevsimde havanın tam olarak ısınmaması benim gibi aşırı sıcak havayı sevmeyenler için iyi bir durum.
Meksika seyahatini 3 bölümde anlatacağım çünkü 3 farklı bölgede seyahat ettik ve bu üç bölge de birbirinden farklı özelliklere sahip. Sırasıyla Puebla, Chiapas ve Yucatan bölgeleri hakkında bilgi vereceğim.
Meksika Hakkında Genel Bilgiler
Wikipedia’ya göre Meksika’da nüfusun %60’ı melez, %10’u beyaz, geri kalanlar ise yerli halktır. Meksika coğrafi olarak eyaletlere ayrılmıştır. Puebla, Chiapas ve Yucatan da birer eyalettir. Chiapas ve Yucatan Yarımadası’nda halkın çoğunluğu yerli halktır. Yani Maya’ların soyundan gelen halk. Zaten bunu melez bir Meksikalı ile yerli halkı karşılaştırdığınızda çok rahatlıkla anlıyorsunuz. Yerlilerin boyları 1,50’den uzun değil.
Meksika’da ana dil olarak İspanyolca konuşuluyor. Turistik bölgelerin tamamında İngilizce işinizi görecektir ancak doğal sokak yaşamına karışmak isterseniz az da olsa İspanyolca bilseniz iyi olur. Orta yaş üstü normal halk genel olarak İngilizce bilmiyor veya konuşmuyor.
Meksika’dan dondükten sonra en çok sorulan sorulardan biri “Türklere nasıl davranıyorlar ?” olmuştu. Meksika’da herkese sıcak davranıyorlar, Türklere özel bir sıcaklık yok. Meksika’da yaşam Türkiye’de asla göremeyeceğimiz kadar rahat, stressiz ve keyifli. Bu yüzden her yere geç kaldıklarını da eklemek istiyorum.
Meksika’ya iki turist olarak gitmedik. Meksika’lı ve Meksika’da yaşayan, arkadaşımız olan bir çift ile beraber Meksika turu planladık. Dolayısıyla iki turist olarak göremeyeceğimiz yerleri yaşayamayacağımız deneyimleri yaşamış olabiliriz.
Meksika, yüz ölçümü olarak Türkiye’den neredeyse 2,5 kat daha geniş bir ülke. Dolayısıyla ulaşım süreleri ve mesafeler çok uzun olabiliyor. Klasik Dünya haritasına baktığınızda Türkiye daha büyük görünüyor olabilir. Ben de bu yanılgıyla Meksika’ya gitmiştim ancak bu tamamen dünya haritasında ülkelerin gerçek boyutlarının manipülasyonu ile ilgili bir konu. https://thetruesize.com sitesinden Meksika’yı seçip Türkiye’nin yanına getirdiğinizde aradaki farkı anlayacaksınız.
Meksika Yemekleri
Yurtdışına çıkarken akla ilk gelen şeylerden biri de yemek alternatifi olur. Meksika tam bir et, meyve ve sos cenneti. Dolayısıyla yemek konusunda problemli biri değilseniz kesinlikle yemek sorunu yaşamazsınız. Yaşayacağınız en büyük sorun hangisini yiyeceğinizi seçmek olur. Taco çeşitleri, tortilla ekmeği, quesadilla, fajita, enchilada, burrito, guacamole sos, nachos, tamale, salsa sos, margarita gibi Türkiye’de de bildiğimiz Meksika yemekleri ve soslar arasından seçim yapmakta zorlanacaksınız. Ayrıca Meksika’da yemek porsiyonları da oldukça büyük. Yani aç kalmazsınız.

Meksika, domatesin ana vatanı. Çok sayıda farklı tür domates var ancak domatesi meyve gibi ve çoğunlukla sos olarak kullanıyorlar. Ayrıca avokado ile yapılan guacamole sos ve diğer onlarca acı sos çeşidini mutlaka denemelisiniz. Avokado demişken, Meksika’da avokado yedikten sonra Türkiye’de asla markette satılan avokadoları yemezsiniz.
Meksika’da her restaurantta hesaba ek olarak % 10 bahşiş bırakmanız bekleniyor. Elbette bırakmazsanız şef garson gelip size söylenmiyor ancak yazılı olmayan bir kural bu.
Meksika Uçak Bileti
Meksika seyahati için bana göre en büyük zorlukların başında Meksika uçak bileti almak geliyor. Türkiye’den doğrudan Meksika uçuşu yok. Bu nedenle aktarmalı uçuş yapmak zorundasınız. Aktarmalı olarak Türkiye’den Paris, Amsterdam, Roma, Madrid, Toronto, Londra veya Amerika üzerinden uçabilirsiniz. Tabi aktarmalı uçuşlarda aktarma yapacağınız ülkenin transit vize isteyip istemediği veya vizenizin olup olmadığı çok önemli.
Amerika vizesi olanlar ve Cancun’a uçacaklar için İstanbul – Miami – Cancun uçuşu hem daha kolay hem de daha kısa olacaktır. Cancun neresi derseniz, aşağıda anlatıyorum.
Amsterdam ve Paris, transit vize istemediği için bizim tercihimiz oldu. Aktarma yapacağınız havaalanında terminal değiştirmiyorsanız transit vizeye gerek olmuyor ancak bunu mutlaka hava yolu firmalarından teyit etmenizi öneririm.
Meksika uçuşu, aktarma bekleme süresi dahil en az 17 saat sürüyor. Bu nedenle kendinizi uzun uçuşlar için hazırlamanızı öneririm. Özellikle uçak içi konfor için her türlü duruma hazırlıklı olmalısınız. Gidiş uçuşunda Paris – Mexico City arası kullandığımız çift katlı dev Air France uçağında koltuk araları, su vermediği için şikayet ettiğimiz Pegasus’tan bile dardı. Öyle ki 12 saatlik uçuşta ayak uzatacak alan bile yoktu. Dönüşte kullandığımız Aeromexico ise yeterince konforluydu diyebilirim.
Uçak biletini Turna.com üzerinden alabilirsiniz. Bu sayede hem promosyonlu bilet alma şansınız olur hem de kredi kartına taksitli uçak bileti alabilirsiniz. Turna.com, uçak bileti aldığınızda biletin fiyatı ile orantılı olarak uçuş puanı veriyor. Bu puanları bir sonraki uçuşunuzda doğrudan para yerine kullanabiliyorsunuz. Meksika biletleri pahalı olduğundan bol puan kazanacaksınız. Örneğin biz Meksika uçak bileti alarak kazandığımız puanlarla bedava İstanbul – İzmir bileti alabildik.
Meksika içindeki uçuşları ise Meksika’nın ucuz hava yolu firması Volaris ile yaptık. Volaris, ücretli koltuk seçimi, ücretli su ve kabin içi eşya satışı ile Ryanair, Pegasus ayarında bir firma. Ancak uçuşlarında hiç sorun yaşamadığımızı belirtmek istiyorum.
Meksika Vizesi
Meksika, Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ülkelerden biri. Aslında vize var ancak elektronik ortamda alındığı için Schengen Vizesi yanında yok denecek kadar kolay bir vize. Aşağıdaki Meksika konsolosluğu vize linkinden kayıt olarak 30 gün geçerli online meksika vizesi alabilirsiniz.
Meksika’ya vardığınızda vize polisi tamamen o anlık keyfi ile doğru orantılı bir hızda ülkeye girişinizi onaylayacaktır. Avrupa ülkeleri gibi tipinizi baştan aşağı süzme durumu ile karşılaşmıyorsunuz doğal olarak. Alacağınız vize çıktısını sürekli yanınızda taşımanız önemli.
Puebla
Eğer ABD aktarmalı uçmuyorsanız Meksika’da gideceğiniz ilk yer Mexico City Uluslararası Havaalanı olacaktır. Mexico City, 30 milyon nüfusu ile dünya’nın en kalabalık şehirlerinden biri ancak biz burada konaklamadık. Uçaktan indikten sonra arkadaşlarımızla buluşup yaklaşık 2 saatlik otobüs yolculuğu yaparak Puebla eyaletinin başkenti Puebla şehrine gittik. Meksika’da hakkında hiç bir şey hatırlamadığım tek olay bu otobüs yolculuğu çünkü hem aşırı rahatsız olan 12 saatlik uçuş hem de otobüsün son derece konforlu – neredeyse yatak gibi- olan koltuğu sayesinde tüm yolu uyuyarak geçirdim.
Puebla, Meksika bağımsızlık savaşının önemli bölgelerinden biri ve Cholula piramidinin bulunduğu sakin bir kent. Ayrıca iki adet sönmüş yanardağ da var ve bu yanardağlar Aztek uygarlığı için önemli ibadet nedenleri arasında. Puebla’da Aztek uygarlığı izleri daha fazla görülüyor.
Puebla, Meksika sıcağını ilk yaşadığım yer oldu. Gitmeden önce zaten aklımda olan meksika şapkası alma fikrini de burada gerçekleştirdim. Zaten şapka olmadan Meksika’da gezmek imkansız diyebilirim.
Great Pyramid of Cholula
Cholula piramidi, Meksika piramitleri içinde alanı en büyük olan piramit. Hatta Mısır’daki Giza piramitlerinden daha geniş olduğu da söyleniyor ancak kıyaslama yapma ihtiyacı duymadım.
Cholula’nın en farklı özelliği büyük bölümünün toprak altında kalıp bir tepe haline bürünmesidir. Dışarıdan baktığınızda bir tepe ve üzerinde bir tapınak var gibi görünüyor ancak tepenin tamamı piramit.
Yaklaşık 2300 yıl önce yapılan piramit, 1900’lü yılların başında keşfedilmiş.
Piramit gövdesini görebileceğiniz hatta içine girebileceğiniz yerler mevcut. Piramit içine girdiğinizde yerli Meksika halkının ne kadar kısa boylu olduğunu anlıyorsunuz. Tüm bölmeler 1.50 boyunda insanların yaşayacağı şekilde yapılmış.

Piramit’in en üstünde Aztek’lerden kalma antik bir tapınak mevcut. Bu arada bu tapınağın 2017’de olan büyük depremde hasar gördüğünü belirteyim.
Bu alanda yaklaşık yarım gün geçirebilirsiniz. Daha fazlasının zaman kaybı olacağını düşünüyorum.

Chiapas
1 günlük Puebla gezisinden sonra akşam Mexico City’ye dönüp sabah erkenden Chiapas’a uçtuk. Chiapas, Meksika’nın güneydoğusunda yer alan bir eyalet. Başkenti Tuxtla Gutiérrez olan Chiapas, yerli halkın yoğun ve genel olarak kırsal alanda yaşam sürdüğü bir eyalet. Bununla beraber Meksika’da görülecek yerler açısından en fazla alternatif olan bölgelerden birisidir. Arkeolojik alanlar, piramitler, cenote ve çeşitli doğal milli parklar bu bölgede yer almaktadır.
Chiapas bölgesi dağlık ve ormanlık bir bölgedir. Dolayısıyla çok fazla yağmur yağar. Özellikle Mayıs-Ekim ayları arası yağmur mevsimi olup her an yağmur yağacakmış gibi hazırlıklı olmanız gerekir. Bizim seyahat ettiğimiz haziran ayı da bize göre bol ancak meksikalılara göre normalin altında yağmurlu geçti. Ancak hava çok sıcak olduğu için yağmur bir süre sonra size ilaç gibi geliyor.
San Cristobal
Chiapas, yüz ölçümü büyük bir eyalet ve bizim görmeyi planladığımız yerler eyaletin kuzey ve güneyinde yer alıyordu. Dolayısıyla eyalet başkenti Tuxtla Gutiérrez yerine daha merkezi bir konumda olan San Cristobal kasabasında kalmayı planladık. Chiapas, küçücük minibüslerle saatlerce yol giderek ulaşım sağlanabilen bir bölge. Dolayısıyla uzaklık ve yakınlık tüm seyahatinizi doğrudan etkiliyor.
Tuxtla Gutiérrez’de uçaktan indikten sonra dolmuş ayarında minibüslere binerek yaklaşık 2 saatlik yol sonunda San Cristobal’e ulaşabilirsiniz. San Cristobal, Meksika’lı turistler için popüler bir kasaba ancak yabancı turistler için ulaşılması zor bir alan. Halkın büyük bölümü Maya yerli halkı ve İspanyolca bile anlaşmanız zaman zaman zor olabiliyor. San Cristobal konaklama açısından da çok fazla alternatif bulunmayan, küçük ve eski otellerin bulunduğu bir yer. Zaten oteli sadece yatmak ve ıslanan kıyafetlerinizi değiştirmek için kullanacaksınız. Booking.com, otel seçimi için yeterli olacaktır. Beklentinizi düşük tutarsanız sizin için faydalı olur 🙂
Önemli Hatırlatma : San Cristobal’e hatta Chiapas’a gelmeden önce mutlaka Meksika Pesosu almanız gerekiyor çünkü havaalanı veya San Cristobal içinde döviz bozdurabileceğiniz bir yer yok.
Otel alternatifinin az olması yanında San Cristobal, Meksika’nın en ucuz yerlerinden biri. Özellikle Cancun’a göre son derece ucuz.
San Cristobal’de pazar yeri ve hediyelik eşya satan dükkanlardan obsidyen taşı ve kehribar alabilirsiniz. Bu iki malzeme de Chiapas bölgesinde çıkarılıp işleniyor. Biz obsidyen taşından yapılmış bir satranç takımı aldık. Sanırım Türkiye’de asla bulamayacağımız bir ürün ve hem dekor hem de oyun amaçlı kullanıyoruz.
Buraya geldiğinizde otele yerleştikten sonra yapmanız gereken ilk iş seyahat acentelerine giderek turlara kayıt olmanız. Görülecek yerlere turlar olmadan gitme imkanınız yok ve turlar 10-12 kişilik gruplar halinde organize edildiği için yoğun dönemde yer bulamayıp boş gün geçirebilirsiniz.
Biz 2 günlük tur planı yaptık ve aşağıdaki yerlere gittik.
- Montebello Milli Parkı, El Chiflon Şelale ve Guetamala Sınırı
- Agua Azul Şelale ve Park
- Palenque Arkeolojik Alanı
Bu turlar için ortalama ulaşım süresinin 4-5 saat olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Aynı süre de dönüşü var. Sabah 5 gibi bir araç sizi ve diğer tur katılımcılarını tek tek otellerinden alarak yola çıkıyor. Yolda zaman zaman kısa ve uzun molalar veriliyor. Şöför sizi bu konuda bilgilendiriyor.
San Cristobal, Dünya üzerinde turistik ve kalabalık olup da bir Türk görme ihtimalinizin çok az olduğu ender yerlerden biri sanırım. Zira kimle konuşsak ilk defa Türk gördüklerini söylediler. Bununla beraber yolda yürürken Türkçe konuşan ancak Türk olmadığını söyleyen biriyle de karşılaştık. Kendisi 5 yıldır burada yaşıyormuş. 2-3 dakika sohbet ettikten sonra bize “bol şans” diyerek yanımızdan ayrıldı.
El Chiflon, Montebello Milli Parkı ve Guetamala
İlk gün Meksika’nın en yüksek şelalesi olduğu söylenen El Chiflon Şelale alanına giderek tura başladık. Şelaleye ulaşana kadar yaklaşık 1 saat yürümeniz gereken bu parkta bir Türk olarak görülmeye değer çok özel şeyler olduğunu söyleyemem. Ancak daha sonra gittiğimiz Montebello milli parkı 59 küçük ve farklı renkte göl nedeniyle kesinlikle görmeniz gereken bir yer. Elbette 59 gölün hepsini görmek mümkün değil çünkü çok büyük bir alana dağılmış durumdalar. Araç ve yaya ulaşım olan sanırım 7 göl mevcut.

Bu göllerin en büyük özelliği meteor veya doğal göçükler nedeniyle oluşup içlerinin su dolması sonucu göl halini almaları. Bu nedenle yoğun mineral içermekteler ve renkleri bu yüzden birbirinden farklı.
Bu göllerde ağaç gövdesinden yapılmış kanolara binip yüzme şansınız var. Can yeleği giymenizi öneririm. Yüzdüğümüz gölün derinliğini yaklaşık 100 metre olarak bilgi verdiler.

Bu gölün hemen yanında ise Guetamala sınırı var. Gölün yarısı zaten Guetamala sınırları içinde kalıyor. Yürüyerek Guetamala’ya geçip hediyelik eşyalar alabiliyorsunuz. Elbette turizm amaçlı oluşturulmuş bir bölge.
Agua Azul Şelale ve Park Alanı
İkinci tur gününde 5 saatlik uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Agua Azul şelalelerine ulaştık. Bu alanda suyun rengi çok güzel, yeşil-turkuaz tonlarında. Agua Azul’da belirli alanlarda yüzme şansınız var.

Biraz daha ilerledikten sonra yüzme alanlarına gelen suyun kaynağına yani Misol Ha adındaki büyük şelaleye ulaşıyorsunuz. Bu şelalenin arkasındaki mağaralarda gezme şansınız var.

Agua Azul’da yarım gün geçirebilirsiniz.
Palenque Arkeolojik Alanı
Agua Azul’dan çıktıktan sonra günün geri kalanını Palenque arkeolojik alanında geçirdik. Burası M.Ö 2500 yılında yapıldığı tahmin edilen bir antik kent aslında. 400 – 800 yılları arasında Maya’lar tarafından kullanılmış ve 800’lü yıllarda terk edilmiştir.
Palenque, tamamen ormanın içinde bulunan bir alan. Dolayısıyla içeri girdiğinizde bazı temel ihtiyaçlarınızı karşılama şansınız yok. çeri girmeden önce tuvalet ihtiyacınızı giderip yanınızda su bulundurmanız önemli.
Burada grup olarak veya özel tur rehberleri tutabilir veya farklı grupların rehberlerine kulak misafiri olabilirsiniz.
Palenque, Meksika’daki antik yapıların içinde en büyük ve geniş olanlarından biri. Ayrıca UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş bir bölge.
Chamula
San Cristobal’da son günümüzü kasabadan yaklaşık 10 km uzaklıktaki Chamula’ya giderek değerlendirdik. Buraya da Türkiye’deki köy minibüslerine benzer araçlarla ulaşıyorsunuz. Chamula, tamamen yerli halktan oluşan ve yerli Tzotsil dilinin konuşulduğu bir özerk bölge. Meksika’da birçok özerk yerli bölgesi var ve Chamula da bunlardan biri. Bu bölgede Meksika polisi ve askeri yerine Chamula’nın kendi polis gücü mevcut. Dolayısıyla kendi kuralları olan az gelişmiş bir bölge. Ayrıca yolda ve kasaba içinde adım başı Coca Cola göreceksiniz. Nedenini ise aşağıda anlatacağım.
Kasabaya ayak bastığınızda turist olarak hoş karşılanmadığınızı anlamanız sadece 10 saniye sürüyor. Kasabada fotoğraf çekmek yasak. Biz de sadece San Juan kilisesinin fotoğrafını çektik.

Chamula’da görülmeye değer tek yer San Juan kilisesi. Zaten kilise minibüsten indiğiniz meydanda yer alıyor. Bu kilisenin de fotoğrafını çekmeniz yasak. İçeri yaklaşık 10 peso’luk bilet alarak giriyorsunuz.
Tzotsil halkı, kilise içinde tavuk, mumlar ve coca cola ile ibadet ediyor. Tavuk, tanrılara verilen kurbanları simgeliyor. Ayrıca geğirmenin insanın içindeki kötülükleri dışarı attığı inancı yaygın. Gazlı içecekler de en kolay geğirme yöntemi olduğundan Coca Cola burada neredeyse kutsal sayılıyor.
Meksika’nın genelinde zaten en ıssız yollarda bile Coca Cola deposu veya kamyonu görebilirsiniz.
Çok oyalanmadan bu sevimsiz kasabadan ayrılıyoruz. Gezimizin son ve en uzun bölümü ise Yucatan bölgesi ve Cancun’da geçecek.
Yucatán Yarımadası
Yucatán Yarımadası, Meksika’nın güneybatısında, Karayip Denizi ve Meksika Körfezi arasında kalan bölgedir. Yucatan, Campeche ve Quintana Roo eyaletlerinden oluşan yarımada, Maya uygarlığının önemli bir merkezi konumunda olmuş. Chichen Itza, Tulum ve Uxmal gibi bir çok Maya antik alanı bu bölgede buluyor.
Biz çoğunlukla Karayip Denizi kıyısında olan Quintana Roo eyaletinde Cancun ve Playa del Carmen çevresinde seyahatimizi planladık.
Cancun ve Playa del Carmen
Cancun ve Playa del Carmen, Meksika tatil bölgeleri arasında belki de ilk sırada geliyor. Özellikle Florida ve Küba’ya çok yakın olması nedeniyle Amerikalılar tarafından da çok tercih edilen bir bölge burası. Bunda elbette Miami sahillerine göre çok daha ucuza benzer tatil imkanını sağlaması etkili.
Cancun’un hem gitmek istediğimiz yerlere uzak hem de pahalı olması nedeniyle Playa del Carmen’de konakladık. Playa del Carmen, Meksika’nın önemli bir turizm bölgesi. Özellikle ince beyaz kumlardan oluşmuş uzun sahilleri deniz ve güneşlenmek için ideal.
Playa Del Carmen’e havaalanından otobüse binerek ulaşabilirsiniz. Konaklama olarak bir tatil sitesinde 1 haftalık 2 odalı ev kiraladık. Kiraladığımız Real Ibiza Santany 212 adlı ev bir tatil sitesi içinde yer alıyor ve önünde otoparkı, içinde klima, mutfak, banyo ve çamaşır makinesi mevcut. Linke tıklayarak bu evi inceleyebilirsiniz.
Ayrıca rahat gezebilmek için mutlaka araba kiralamanızı öneririm.
Playa del Carmen ve çevresinde denize girebileceğiniz plajlar, doğal su parkları, arkeolojik alanlar ve cenote’ler var. Dolayısıyla 1 haftalık tatili burada dolu dolu geçirebilirsiniz. biz 1 günü plaja ayırıp Xel-Ha ve Xcaret parkları ile arkeolojik alanları gezdik. Ayrıca Cozumel adasında da 1 gün geçirdik.
Xel-Ha
Playa del Carmen’de aynı işletmeye ait ancak farklı konseptlerde 6 veya 7 adet tema parkı var. Bunlardan en büyük ve popüler olanlarından biri Xel-Ha parkı, araba ile yaklaşık 15 dakikalık mesafede.

Xel-Ha, doğal tatlı su kaynağının Karayip Denizi’ne döküldüğü noktada oluşmuş bir alanda yer alıyor. Bu bölgeyi dev bir havuz ve eğlence parkına çevirmişler. Parkın konsepti tertemiz, berrak su içinde çok sayıda farklı tür balıkla birlikte özgürce yüzmek veya su üzerinde çeşitli aktivite yapmak üzerine tasarlanmış. Park girişinde size palet, gözlük ve şnorkel veriliyor. Suya girebileceğiniz her noktada can yeleği giyebileceğiniz ve çıktığınızda bırakabileceğiniz yerler var. Dolayısıyla park içinde rahatça gezebiliyorsunuz. Su ortalama olarak 3-4 metre derinliğinde. Dolayısıyla ne kadar iyi yüzme bilirseniz bilin can yeleği giymenizi öneriyorum çünkü su içinde çok fazla vakit geçiriyorsunuz ve bir süre sonra aşırı yorulup parkın tadını çıkaramıyorsunuz.
Park içinde bir çok noktada fotoğraf çekilebileceğiniz alanlar var. Bu noktalarda önceden ödeme yaparak aldığınız barkodu okutup fotoğrafınızı çektiriyorsunuz. Su içinde de bir çok noktada fotoğraf noktası var. Eğer kendiniz fotoğraf çekmek isterseniz su altı kamerası kullanmanız veya mutlaka telefonunuz için su geçirmek kap almanız gerekir.
Xel-Ha, su ve denizi seviyorsanız kesinlikle girmeniz gereken bir park. Eğer hava yağmurlu değilse sabah 9’dan akşam park kapanana kadar nasıl vakit geçirdiğinizi bile anlamayacaksınız. Giriş biletlerini ise tatil planınız kesinleştikten sonra internet sitesinden almalısınız. Park gişelerinden de alabilirsiniz ancak gişelerde neredeyse bizim aldığımızın 2 katına satılıyordu. Bu arada Xel-Ha ve Xcaret biletini paket olarak aylar önceden kişi başı yaklaşık 100 dolara aldığımızı belirteyim.
Xel-Ha biletlerini parkın web sitesi üzerinden alabilirsiniz.
[adinserter block=”5″]
Xcaret
Xcaret de Xel-Ha gibi bir konsepti olan eğlence parkı ancak Xcaret daha fazla doğal hayvanat bahçesini andırıyor. Dev bir tropik orman içinde onlarca farklı tür hayvanı doğal sayılabilecek ortamlarında görme şansı yakalayabilirsiniz. Meksika’nın meşhur papağanları, Jaguar, içinde yüzlerce farklı tür kuş olan dev bir kuş kafesi ve yine yüzlerce farklı kelebeğin bulunduğu dev kelebek kafesi bu park içinde yer alıyor. Hatta TRT Belgesel kanalında sık sık yayınladıkları papağan belgeseli de Xcaret Park içinde çekilmiş. Belgesel izlerken gidip yerinde gördüğüm şeylere denk gelmek çok garip bir duygu açıkcası.

Xcaret’de Xel-Ha Parka göre daha az yorulacağınız aktivite var çünkü konsepti gösteri üzerine. Girişte gösteri saatlerine dikkat ederseniz parkın farklı bölümlerinde değişik performanslar izleyebilirsiniz. Günün sonunda ise dev bir açık hava gösteri salonunda Maya’lardan başlayarak İspanyol istilası ve hristiyanlığın kabul edilmesi dahil tüm Meksika tarihinin anlatıldığı bir şov izleyebilirsiniz. Bu gösteriyi izlerken binlerce yıllık ve anlatılacak çok fazla öyküsü olan kendi tarihimizi neden böyle sergileyemediğimizi düşündüm. Öyle ki Anadolu’nun dans ve müzik kültürünü en iyi yansıttığı düşünülen Anadolu Ateşi gösterisi, Xcaret’te izlediğimiz bu gösteri yanında çok sönük kalıyor.
https://youtu.be/7cD8Ia-aT6w
Xcaret Park, sabah 9 gibi açılıyor. Tüm parkı gezebilmek için mutlaka açılış saatinde orada olmalısınız. Xcaret Park biletlerini Xel-Ha ile beraber alabilirsiniz. Dilerseniz iki park için de ulaşım hizmeti alabiliyorsunuz ancak araba kiraladıysanız buna gerek olmayacaktır.
Xel-Ha ve Xcaret’e gideceğiniz günler arasında mutlaka boşluk olmasını öneriyorum. Bu boş günde daha az yorucu bir aktivite yapabilirsiniz çünkü gerçekten tüm gün parklarda vakit geçirmek çok yorucu.
Coba
Coba, Playa del Carmen’den arabayla yaklaşık 1,5 saatlik mesafede olan bir antik Maya kenti. Antik kentlerde bir çok farklı yapı olduğundan en az 2-3 saatte gezilebiliyorlar. Coba da benzer şekilde büyük bir antik kent. Küçük bir çok antik yapının yanında en bilinen yapı. Bu yapının merdivenlerinden en tepesine kadar çıkabilir ve çok güzel manzarayı izleyebilirsiniz.

Arkeolojik alanlar arası çok uzak olduğundan Coba içinde bisiklet kiralamanızı öneririm. Ayrıca mutlaka çantanızda su bulunsun. Havanın aşırı nemli ve sıcak olması nedeniyle su ihtiyacınız çok fazla artıyor.
Coba içinde de grup olarak bir rehber kiralamanız faydalı olabilir çünkü yapıların özelliklerini, tarihini ve Maya uygarlığı hakkında ilginç bilgileri öğrenebilirsiniz.

Tulum
Tulum da Playa del Carmen’den arabayla yaklaşık 1 saatlik mesafede olan bir antik Maya kenti. Tulum’un diğer antik kentlerden farkı tam sahilde olması. Tulum ayrıca lüks otelleri ve plajlarıyla bilinen bir tatil bölgesi.
Tulum’da da rehber eşliğinde gezmenizde fayda var çünkü Coba gibi bir çok farklı alan, farklı yapı ve bilgi sahibi olmadan önemini anlayamayacağınız yerler var. Tulum’da gezerken güneş çok daha fazla rahatsız ediyor. Bu nedenle güneşe uygun kıyafetler giymenizi öneririm. Coba ise ormanlık alanda olduğundan nem ve sinekler daha fazla rahatsız ediyor. Tulum ayrıca adım başı iguana görebileceğiniz bir yer. Sıcakta kayaların üzerinde hareketsiz güneşleniyorlar. Sevmeye çalışmayın derim 🙂

Maya’lar Tulum’u bir ticaret kenti olarak kullanmışlar. Özellikle obsidiyen taşı ve bakır eşya ticaretinde Tulum önemli bir liman kenti olmuş.
Coba ve Tulum, birbirine yakın olduklarından dolayı tur ile gezebilirsiniz. Hem tur rehberinden faydalanır hem de ulaşım açısından zorlanmazsınız.
Tekrar hatırlatıyorum, bu turlarda yanınızda mutlaka bol su bulundurun.
[adinserter block=”5″]
Chichen Itza
Çiçen İtza diye okunan Chichen Itza antik kenti, Meksika’nın en çok bilinen ve ziyaret edilen antik bölgeleri içinde yer alıyor. Chichen Itza arkeolojik alanı Kukulkan Piramidi, çeşitli tapınaklar, pok-ta-pok adı verilen maya top oyunu sahası ve yönetim binalarından oluşan geniş bir alanı kapsıyor. Dolayısıyla burada da gezilecek çok alan var.
Kukulkan Piramidi, 4 tarafındaki 91’er basamağı ve en üst katmanıyla toplam 365 adet basamaktan oluşuyor ve bu da yılın günlerini ifade ediyor. Ayrıca ilkbahar ve sonbaharda ekinoksları sırasında piramide gelen güneş ışıkları piramidin çıkıntıları sayesinde merdiven basamaklarının dibinde bulunan iki yılan başına gelip bir gölge oluşturur. Bu da Maya uygarlığının gök bilimi ve geometri konusundaki başarısını gösteren bir işaret.
Ayrıca 21 Mart gününde bir çok farklı yapının içinde yer alan boşluklardan geçerek ışığın düştüğü küçük bir bölüm mevcut. Bu bölüm tam olarak hatırlayamadığım bir olay için kullanılıyormuş.
Chichen Itza, önemli bir Maya kendi olduğundan olsa gerek büyük bir oyun alanı var. Bu oyunun adı pok-ta-pok. Bu oyunda maya savaşçıları, kalçalarıyla top benzeri yuvarlar bir cisme vurarak yaklaşık 7 metre yüksekliğindeki dairelerin içinden geçirmeye çalışıyorlar. Xcaret’de izlediğimiz gösteride bu oyunu canlı olarak oynadılar. Yukarıdaki videoda bu oyunu görebilirsiniz.
Pok-ta-pok aslında bir oyun olsa da sonucunda kazananın kurban edildiği bir oyun. Evet bu oyunun sonucunda kazanan savaşçı tanrılara kurban ediliyor ve savaşçılar bunu bilerek oyunu kazanmaya çalışıyorlar. Maya’lar aslında gök bilimi ve geometri konusunda gelişmiş olsalar da son derece barbar ve içe kapanık bir uygarlık.
Chichen Itza arkeolojik alanı yakınlarında iki adet ünlü cenote de mevcut. Bunlar Cenote X’toloc ve Cenote Ik Kil. Ik Kil zaten Meksika’nın en ünlü cenotelerinden biri.
Cenote X’toloc ve Cenote Ik Kil, zeminin çökmesi sonucu oluşmuş büyük derin çukurlardan oluşan doğal yüzme havuzları. İkisi de girişi yukarıdan olan mağara olduklarından su tamamen karanlık ve soğuk. Ayrıca Ik Kil’de küçük balıklar da sizle beraber yüzüyor ancak Xel-Ha’daki gibi şirin bir görüntü olmuyor.

Sıcak havada saatlerce gezdikten sonra cenotelere girip serinlemek son derece keyifli. Ancak mutlaka can yeleği giymenizi öneririm.
Cozumel
Cozumel, otelleriyle ünlü bir tatil adası. Playa del Carmen’den deniz otobüsü ile ulaşabilirsiniz. Adada gezebilmek için bisiklet veya araba alternatifiniz var. Araba kiralama işlemini gitmeden önce yapabilirsiniz ancak uzun meksika tatili sırasında belki de tek kazıklandığımız konu bu araba kiralama işi oldu.
Playa del Carmen’de araç kiraladığımız acentede gösterilen, aranıp teyit alınan araç ile bize verilen araç arasında fark vardı. Daha doğrusu bize gösterilen araç Chevrolet Kalos vb. bir araç iken verdikleri araç 1990 model üstü açık Renault Twingo oldu. Twingo aslında iyi bir araç ancak koltuğun altındaki delikten yolun görünmesi, kapıların açılmaması ve aracın geri vitesinin çalışmaması aracı hurda sınıfına sokuyor.
Başka araçları olmadığı, parayı da adaya gelmeden önce ödediğimiz için mecburen kabul ettik.

Adada hava rüzgarlıysa adanın Karayip Denizi tarafında yapılacak bir şey yok. En güzel ve sakin plajlar Playa del Carmen tarafına bakan bölümde. Burada bazı alanlarda dalış yapabilir veya gözlük ile balıkları izleyebilirsiniz. Dolayısıyla tüm adayı gezme planınız yoksa -bence gerek yok- bisiklet kiralamak yeterli olur.

Ada limanında orjinal Küba Purosu alabileceğiniz düanlar ve restaurantlar mevcut. Burada vakit geçirebilirsiniz.
[adinserter block=”5″]
Maya Uygarlığı
Maya Uygarlığı hakkında ilk aklımıza gelen 2012’de dünyanın sonunu geleceği fikrine neden olan maya takvimi ve çok gelişmiş bir uygarlık oldukları. Ancak Maya antik kentlerini gezip tur rehberlerini veya maya soyundan gelen kişileri dinlediğinizde maya takviminin 2012’de sona ermediğini ve aslında o kadar da bilge bir toplum olmadıklarını anlıyorsunuz.
Öncelikle Maya’lar gerçekten gök bilimi, matematik ve geometri konusunda ileri bir toplum. Bunu da hem yapılarına hem de yaşam biçimlerine yansıtmışlar. Ancak toplumsal sınıf farkının çok belirgin ve katı şekilde uygulandığı maya kentlerinde bu bilgiler de toplum sınıfları arasında bölünmüş. Yani soylu veya krallığın üst kademelerinde bulunan kişiler uygarlığı sahip olduğu bilgilere hakimken, bu sınıf kışındaki halk veya savaşçılar bu bilgilerden uzak tutulmuş durumdadır.
Maya takvimi de zamanı büyük ve küçük bölümlere ayıran bir takvimdir. Her bir bölüm veya parça bir döngüyü oluşturur ve biri bittiğinde diğeri başlar. 2012 yılında da beşinci güneş dedikleri baktun bitmiş ve altıncı güneş baktunu başlamıştır. Ayrıca araştırdığım kaynaklarda bu takvimin bölümlerinin dünya’nın yörüngesel hareketleriyle paralel olarak başlayıp sona erdiği yazmaktadır.
Tur rehberleri, bilim konusunda ileri olan maya toplumlarının, savaş konusunda bilimden daha istekli olduğunu sıkça anlattı.
Tüm bunların yanında Maya’ların bir çevre katili olduğu da kesin olarak biliniyor. Yaptıkları tüm antik yapılarda taşlara ısı ile şekil vermişler veya ısı kullanarak sağlam tuğlalar üretmişler. Bunun için de çevredeki ormanlardan faydalanmışlar. Normal boyutlarda bir piramit yapımı için milyonlarca ağaç kesip yakmışlar. Bunun sonucunda da kentlerin çevresindeki ormanlar yok olmuş ve bölgenin iklimi, besin kaynakları ve korunaklı olması durumu ortadan kalkmıştır. Bu nedenle Mayalar kurdukları her şehirde en fazla 100-150 yıl yaşayabilmişler. Zaten antik Maya uygarlığı başkenti diye tanımlanabilecek bir yerleşim bölgesi de yok.
Bununla beraber Maya yerli halkının bugün de sürdürdüğü inanç, yeme alışkanlığı ve kıyafetler -bana göre- orta asya Türkleri ile büyük benzerlikler gösteriyor. Bu fikrimi ilk ortaya attığımda Meksika’lı arkadaşımız “okulda Meksika’lıların Orta Asya’dan geldiği anlatıldı” demişti. Elbette doğrudan akrabalık bulunmasa da Amerika Kıtasına giden ilk insanların Asya’dan Bering Boğazını geçerek gittikleri yönünde çok fazla teori de mevcut. Amacım “kızılderililer aslında Türkmüş” fikrini tekrar ortaya atmak değil ancak gördüğüm benzerlikler de tesadüf olarak açıklanamayacak kadar fazla.
İhtiyaç Listesi
Meksika, bizler için uzak bir ülke ve farklı bir coğrafya olması nedeniyle seyahat sırasında farklı ihtiyaçlar olabiliyor. Öncelikle Amerika Kıtasının genelinde prizler Avrupa’ya göre farklı. Mutlaka bir dönüştürücü almalısınız.
Coğrafi olarak Meksika’nın orta ve güney bölümleri her an yağmur yağabilen bir iklime sahip. Dolayısıyla yağmurluk da taşımanız çok faydalı olur.
Antik Maya kentlerinin tamamı orman içinde. Bu nedenle akşam otele gittiğinizde vücudunuzda onlarca sinek ısırığı göreceksiniz. Meksika, Dünya Sağlık Örgütü listesine göre gitmeden önce aşı şart olan ülkelerden biri değil ancak ormanlık bölgelere gidecekler için sıtma uyarısı yapılıyor. Bu uyarıyı dikkate alıp yanınızda sinek kovucu sprey bulundurmanız çok yararlı olur. Ayrıca ormanda başka sinek veya böceklerin ısırmasına karşı da yanınızda krem bulundurun.
Yağmur yağmadığı her an tepede güneş olduğundan mutlaka bir şapkanız olmalı. Normal, gölgeliği önde olan şapkalar işinizi görmeyecektir. Bunun için gider gitmez uygun gördüğünüz bir yerden hasır meksika şapkası alın. Bu şapkalar güneş tam tepede olduğunda omuzlarınızı da güneşten koruyor.
Meksika, tamamen farklı bir kültür olsa da uzun süreli tatil yaptığınızda asla pişman olmayacağınız bir ülke. Bu yazıyı, Meksika tatilimizden 1 yıl sonra yazmış olmam da zaten bunu gösteriyor olsa gerek. Benim için en büyük zorluk uzun uçak yolculuğu oldu ancak çok yorucu 15 günlük bir tempoya rağmen gittiğime pişman olmadım.
Eğer siz de başkalarına anlatmak için değil farklı kültürler görmek için gezmek istiyorsanız Meksika tam aradığınız ülkelerden biri.
Bir cevap yazın